Makaleler

İcra Hukukunda Kıymet Takdiri Hataları ve Yedieminlik Sürecine Etkileri

İcradaki Değerleme Yanılgısı

Kıymet takdiri hataları icra dosyasını kilitleyerek süreci olumsuz etkiler. Zira icra Hukukunun temel amacı, haczedilen malın en doğru değerle satılarak alacaklının alacağının tahsil edilmesi ve borçlunun zararının minimize edilmesidir. Ancak bu sürecin kilit taşı olan bilirkişi raporları, sıklıkla sadece alacaklının ve borçlunun değil, tüm sisteminin tıkanmasına neden olabilmektedir.

Bilirkişi raporlarındaki hatalar, gözden kaçırmalar veya bedel yönüyle şişirmeler, yediemin depolarında yıllarca bekleyen ve tasfiye edilemeyen malların en büyük kaynaklarındandır.

Bu durum ayrıca alacağına kavuşamayan alacaklı, borcu faiz yükü ile büyürken malı değer kaybeden borçlu taraflar meydana getirir.

Öncelikle kanunda konunun işlendiği maddelere göz atalım;

Kıymet takdiri:

Madde 87 – (Değişik:24/11/2021-7343/6 md.) Haczi yapan memur, sicile kayıtlı mallar hariç olmak üzere haczettiği malın kıymetini takdir eder. İcabında bilirkişiye müracaat edebilir. Sicile kayıtlı malın kıymet takdirinin bilirkişilik bölge kurulu listesinde kayıtlı ve bu konuda Adalet Bakanlığınca izin verilen bilirkişilere, bunların bulunmaması hâlinde listede kayıtlı diğer bilirkişilere yaptırılması zorunludur. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.

Kıymet takdirine ilişkin şikâyet:

Madde 128/a – (Ek : 17/7/2003-4949/34 md.) Kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikâyette bulunabilirler. Şikâyet tarihinden itibaren yedi gün içinde gerekli masraf ve ücretin mahkeme veznesine yatırılması hâlinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabilir; aksi hâlde başka bir işleme gerek olmaksızın şikâyet kesin olarak reddedilir. (Değişik birinci cümle: 12/2/2004-5092/2 md.) Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez. Ancak, doğal afetler ve imar durumundaki çok önemli değişiklikler meydana getiren benzer hallerde yeniden kıymet takdiri istenebilir. (Ek fıkra: 21/2/2007-5582/3 md.) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, birinci fıkra uyarınca yaptırılmasına karar verilen bilirkişi incelemesi, aynı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendi uyarınca yetki verilmiş kişi veya kurumlara yaptırılır. Kıymet takdirine ilişkin şikâyet yetkisiz icra mahkemesine yapılırsa, icra mahkemesi evrak üzerinde inceleme yaparak başvuru tarihinden itibaren en geç on gün içinde yetkisizlik kararı verir ve masrafını gider avansından karşılamak suretiyle dosyayı resen yetkili icra mahkemesine gönderir.53 Bu madde gereğince icra mahkemesinin verdiği kararlar kesindir.

Görüldüğü üzere kanuna göre haczedilen bir malın (mahcuz) kıymet takdirini haczi yapan memur yapabilir. Bu yetki sicile kayıtlı mallar açısından kısıtlanmış ve sadece bilirkişi eline bırakılmıştır.

Öte yandan kesinleşen kıymet takdiri iki yıl geçerli olup, bazı istisnalar dışında bu süre içinde yeniden yapılamamaktadır.

Hatalı Değerlemenin Üç Yıkıcı Sonucu

Haciz esnasında hazırlanan veya itiraz üzerine düzenlenen bilirkişi raporlarındaki değerleme hataları, yedieminlik sürecine üç temel noktadan zarar verir:

1. Satışın İmkansızlaşması (Ekonomik Tıkanma)

Bilirkişinin, malın piyasa koşullarına, yıpranma payına, depolama koşullarına veya hukuki kısıtlamalarına dikkat etmeyerek gerçekçi olmayan yüksek bir değer belirlemesi, ilk ve en büyük sorundur.

  • Prensip: İcra satışlarında mal, belirlenen değerin belirli bir yüzdesinin altına satılamaz (Örneğin, %50 + masraflar).
  • Sonuç: Hatalı yüksek değerleme nedeniyle ihaleye katılan olmaz. Birinci ihale sonrası yapılan ikinci ihalede dahi mal satılamaz. Malın üzerindeki haciz kalkmasa bile, mal fiilen satılamaz hale gelir ve yediemin deposunda atıl kalmaya mahkûm olur. Bu durum, yedieminin ücret alacağının tahsilini imkânsızlaştırır.

2. Yediemin Ücreti Üzerindeki Çarpık Etki (Finansal Risk)

Yedieminin depolama ücretleri, mevzuat gereği hacizli malın değerine göre belirlenir.

  • Sorun: Hatalı değerleme, yedieminin alacağı olan ücret avansının veya nihai ücretin de yanlış hesaplanmasına yol açabilir. Eğer mal aslında düşük değerliyse, yediemin yüksek bedelli mal tarifesinden avans alırken, malın tasfiyesi gerçekleşmediğinde ücret alacağı karmaşası yaşanır.
  • Çarpıklık: Malın gerçek değerinin zamanla düşmesi, yediemin ücretinin malın ekonomik değerini aşmasına neden olur. Bu da yedieminin angarya yükünü katlar.

3. Borçlu ve Alacaklı Güveninin Kaybı (Hukuki Çözümsüzlük)

Hatalı raporlar, sürece olan güveni sarsar. Borçlu, malının şişirilmiş bir değerle satılmaya çalışıldığını, alacaklı ise bu satılamaz değer nedeniyle alacağına ulaşamadığını görür.

Bu durum, itiraz süreçlerini artırır, icra takibini uzatır ve yedieminlik kurumunu tartışmalı hale getirerek sistemdeki tıkanıklığı daha da derinleştirir.

Taraflar İçin Korunma Yolları ve İtiraz Mekanizmaları

Yedieminler, bilirkişiler veya icra memurları için bu çıkmazdan korunmanın tek yolu, sürece aktif ve hukuki olarak dahil olmaktır:

  1. Raporun Kontrolü: Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edildiği için itiraz süresini kaçırmamak hayati önem taşır.
  2. Yeniden Değerleme Talebi: Yasal süre içinde taraflarca yeniden bilirkişi incelemesi veya raporun düzeltilmesi talep edilmelidir.

Sonuç:

Bilirkişi raporlarındaki hatalar, sadece rakamlardan ibaret değildir; doğrudan yedieminlik kurumunun ekonomik ömrünü kısaltan, icra sürecini kilitleyen ve sonuçta Anayasal mülkiyet hakkını ihlal eden temel bir sorundur. Sistemin sağlıklı işlemesi için, değerlemenin piyasa gerçekliğine uygun, hızlı ve tartışmaya yer bırakmayacak şekilde yapılması şarttır.

Bilirkişiler yönünden ise icra dosyalarında satışa esas değerin belirlenmesi maksatlı değerleme raporlarında söz konusu malın alış ve satış fiyat ortalamaları gözetilerek tespitte bulunulmasını önermekteyim.

Hepimizin bildiği gibi bir malın alış ve satış fiyatı arasında bir makas aralığı mevcuttur. Ancak bazı mallarda bu makas aralığı beklenenden çok daha fazla olabilmektedir. Örneğin daha spesifik ihtiyaçlara hizmet eden özel üretim bir makinenin imali veya kullanıcının temin bedeli çok yüksek olmasına rağmen bu makine sadece o işletmeye veya kısıtlı üyesi bulunan o sektöre hitap ediyor olabilir. Yada her biri ihtiyaç sahibine değerli olan bir araç parçasından 10 ad. bulunmakta ve toplu satışı söz konusu ise artık bu ürünlerin potansiyel alıcısı son kullanıcı değil, o sektörde yer alan bir simsar/tüccar olacaktır. Bu durumda son kullanıcı fiyatından alıcı bulmasını beklemek abesle işgal olacaktır.


Yazarın bu konuya dair köklü reform önerileri ve Anayasal dayanakları, çok yakında yayınlanacak olan “YEDİEMİNE VEDİA Uygulamadan Reform Önerilerine” adlı eserinde detaylıca incelenmektedir.

User Rating: Be the first one !

Gürcan Bircan

-Yediemin -Bilirkişi -Yazar -Konya Yediemin ve Bilirkişiler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı / Kurucu Başkan -Yediemin İşletmeleri Federasyonu Hukuk Komisyonu Başkan Yardımcısı -www.yediemin.net editör -www.yedieminfederasyonu.org editör -Bircan Yediemin & Çözüm Ortaklığı Yönetici

İlişkili yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu